28 Ocak 2013 Pazartesi

RPM tabanlı Linux dağıtımı kullananlar için Debian .deb paket komutları

Bu yazının muhatabı en başta kendimdir. Yıllardır rpm tabanlı Linux dağıtımı kullanan biri olarak OpenERP paketini kurmak istediğimde Ubuntu temelli gidersem daha rahat edeceğimi anladım. Hem öğrenmek hem de kendimi sağlama almak için biraz Ubuntu server öğrenmeye karar verdim.
Sizde benim durumumda iseniz buyrun okumaya. Notlarımı rpm ve deb karşılaştırması şeklinde yapacağım.

Kurulu paketlerin listelenmesi:


RPM

# rpm -qa
cracklib-dicts-2.8.9-3.3
pkgconfig-0.21-2.el5
libart_lgpl-2.3.17-4
libattr-2.4.32-1.1
libidn-0.6.5-1.1
libXdmcp-1.0.1-2.1
readline-5.1-3.el5


Deb


# dpkg --get-selections
accountsservice     install
acpid      install
adduser      install
apparmor     install
apport      install
apport-symptoms     install
 
veya
 
# dpkg -l  |more
Desired=Unknown/Install/Remove/Purge/Hold
| Status=Not/Inst/Conf-files/Unpacked/halF-conf/Half-inst/trig-aWait/Trig-pend
|/ Err?=(none)/Reinst-required (Status,Err: uppercase=bad)
||/ Name                               Version                    Architecture Description
+++-==================================-==========================-============-=======================================================
===================
ii  accountsservice                    0.6.21-6ubuntu5            amd64        query and manipulate user account information
ii  acpid                              1:2.0.16-1ubuntu1          amd64        Advanced Configuration and Power Interface event daemon
ii  adduser                            3.113+nmu1ubuntu1          all          add and remove users and groups
ii  apparmor                           2.8.0-0ubuntu5             amd64        User-space parser utility for AppArmor
ii  apport                             2.6.1-0ubuntu3             all          automatically generate crash reports for debugging
ii  apport-symptoms                    0.19                       all          symptom scripts for apport
 
 

Kurulu bir paket hakkında bilgi alma:

 
RPM
 
# rpm -qi vim-enhanced
Name        : vim-enhanced                 Relocations: (not relocatable)
Version     : 7.0.109                           Vendor: CentOS
Release     : 7.el5                         Build Date: Sun 06 Mar 2011 04:36:25 AM EET
Install Date: Thu 15 Dec 2011 04:03:38 PM EET      Build Host: builder10.centos.org
Group       : Applications/Editors          Source RPM: vim-7.0.109-7.el5.src.rpm
Size        : 2832018                          License: freeware
Signature   : DSA/SHA1, Tue 22 Mar 2011 01:37:41 AM EET, Key ID a8a447dce8562897
Summary     : A version of the VIM editor which includes recent enhancements.
Description :
VIM (VIsual editor iMproved) is an updated and improved version of the
 
 
Deb
 
# apt-cache show vim
Package: vim
Priority: optional
Section: editors
Installed-Size: 2016
Maintainer: Ubuntu Developers <ubuntu-devel-discuss@lists.ubuntu.com>
Original-Maintainer: Debian Vim Maintainers <pkg-vim-maintainers@lists.alioth.debian.org>
Architecture: amd64
Version: 2:7.3.547-4ubuntu1.1
veya
 
# dpkg -s vim
Package: vim
Status: install ok installed
Priority: optional
Section: editors
Installed-Size: 2016
Maintainer: Ubuntu Developers <ubuntu-devel-discuss@lists.ubuntu.com>
Architecture: amd64
Version: 2:7.3.547-4ubuntu1
Provides: editor
 

Paket kurulumu


RPM 
# rpm -ivh  paketadı.rpm
# yum install paketadi (Internetten kurar)
# yum install /paket/yolu/paketiadi.rpm 
 
Deb
 

# apt-get install libpq-dev
Reading package lists... Done
Building dependency tree       
Reading state information... Done
The following extra packages will be installed:
  binutils comerr-dev cpp cpp-4.7 gcc gcc-4.7 krb5-multidev libc-dev-bin libc6-dev libgmp10 libgomp1 libgssrpc4 libitm1
  libkadm5clnt-mit8 libkadm5srv-mit8 libkdb5-6 libkrb5-dev libmpc2 libmpfr4 libpq5 libquadmath0 libssl-dev libssl-doc linux-libc-dev
  manpages-dev zlib1g-dev

 
Hem yum hem de apt-get komutlarında -y parametresi ile soru sormadan gerekli 
tüm paketleri kur diyebilirsiniz.
 
 

Yeni repo/depo ekleme


RPM:
 
İlgili repo rpm paketini kurabilirsiniz veya
/etc/yum.repos.d dizinine sonu .repo ile biten bir dosya oluşurup içine repo bilgilerini yazmak.
 
 
Deb

# add-apt-repository ppa:pitti/postgresql

add-apt-repository komutu yoksa aşağıdaki komutla kurulabilir.

# apt-get install software-properties-common
 

Paket silme

RPM
 
# rpm -e paketadı
# yum remove paketadı
 
Deb
 
# dpkg -r paketadi
# apt-get remove paketadi 
 
 

Paketle birlikte kurulan dosyaların listesi


RPM
 
# rpm -ql paketadı (Kurulu paket için)
# rpm -qpl paketadi.rpm (kurulmamış rpm dosyası için)
 
 
Deb
 
# dpkg -L paketadı
 
Örnek:
 
# dpkg -L mplayer
/usr
/usr/lib
/usr/lib/mime
/usr/lib/mime/packages
/usr/lib/mime/packages/mplayer
/usr/share
/usr/share/man
 
 
 

Bir dosyanın hangi paket ile geldiğini öğrenme

 

RPM
 
Dosya sistemde kurulu ise:
# rpm -qf /usr/bin/hostbind-utils-9.8.2-0.17.rc1.el6.3.x86_64
Dosya kurulu değilse,
# yum provides *bin/hostLoaded plugins: fastestmirror
Loading mirror speeds from cached hostfile
32:bind-utils-9.8.2-0.17.rc1.el6.x86_64 : Utilities for querying DNS name servers
Repo        : base
Matched from:
Filename    : /usr/bin/host


32:bind-utils-9.8.2-0.17.rc1.el6.3.x86_64 : Utilities for querying DNS name servers
Repo        : updates
Matched from:
Filename    : /usr/bin/host

 

Deb:

# dpkg -S /usr/bin/python
python-minimal: /usr/bin/python



 

 
 
 
http://daverdave.com/node/97 adresinden daha detaylı komut karşılaştırmalarını bulabilirsiniz.
 



27 Ocak 2013 Pazar

CV ve referans ilişkisi

Bu aralar işe alımlarda en fazla dikkat ettiğim konulardan biriside verilen referanslardır. Kendileri hakkında olumlu şeyler söyleyeceğini düşündüğü kişileri referans olarak yazıyorlar. Fakat kazın ayağı her zaman öyle olmadığına çok kere şahit oldum.

Üniversitede insan kaynakları dersi için global bir bilişim firmasının insan kaynakları yetkilisi ile yaptığımız görüşmede işe alımlarda özellikle referanslarla görüşmeler yaptığını söylemişti.
Hiç kimse kendisi hakkında olumsuz konuşacak kişiyi referans olarak yazmayacağını söylediğimde ise "tam aksine bir çok referansın, ilgili kişi için olumsuz konuştuğuna şahit olduk" demişti.

CV sahibinin beceriksizliğidir doğru dürüst referans vereydi deyip geçiştirilebilirsiniz.
Fakat durum gerçekten ciddi.

Peki CV sahibi ne yapmalı? Yeteneksizliklerini ve hatalarını gizleyecek yalandan da olsa bir referans mı ayarlama mı? Böyle bir "çözüm" işveren tarafından tespit edilirse ilgili kişi güvenilirliğini daha fazla yitirecektir.

Dilerseniz diğer taraftan bakalım. İşe başvurdunuz, firma referanslarınızı ve çalıştığınız firmaları inceledi. Size olumlu/olumsuz geri dönüş yapacağız diye cevap verdi. Acaba arka tarafta neler yaşanıyor.


  • Kesinlikle referanslarınız aranıyor. Referanslara şu sorular soruluyor.
    • Bu kişi hakkında bir kaç olumlu ve olumsuz yönü nedir?
    • Niçin işten ayrıldı?
    • Takım çalışmasına uygun mu? bireysel mi hareket ediyor?
    •  Bu kişi ile profesyonel anlamda beraber iş yaptınız mı? Aynı şirkette çalıştınız mı ?(4)
  • Siz istemesenizde, referanslara ek olarak daha önceki çalıştığınız şirketlerde tanıdık birileri olup olmadığı araştırılıyor. 
Yukarıdaki 4. madde çok önemlidir. Bir çok firmada çalıştınız ama referans listesinde kişiler farklı firmalarda ise bir sorun var demektir. Demekki iş yerinizde pek sevilen,başarılı biri değilsiniz!

İş hayatımız boyunca bir çok firma ve kişilerle  istesenizde istemenizde etkileşim içerisine giriyorsunuz. Herkesin sizin hakkında ve sizin herkes hakkında az çok intibalarınız oluşuyor.

Dikkat edin, iş arkadaşınız veya yöneticiniz CV'deki tecrübeler ve referanslardan daha etkilidir.Gün gelecek güle oynaya girdiğiniz şirketten bir gün ayrılacaksınız.
Ayrılırken de kapıyı güzel kapatmaya bakmalı. Sektör çok küçük! Bir gün çarparak çıktığınız kapının arkasındaki kişi ile başka bir yerde karşılaşma ihtimali oldukça yüksek.

24 Ocak 2013 Perşembe

"Satışın Küçük Kırmızı Kitabı" dan kendime notlar

Not: Notları kitap okuma boyunca sürekli güncelleyeceğim.
  • Öğrenmek ve hedef koymak başarıya hazır olmak için en emin yöntemdir. Planlarınızı ve amaçlarınızı her gün gözünüzün önüne serin.
  • Önce verici olun. Bir satışcı olarak değil, kaynak olarak tanının. Değeriniz,bilginize ve diğerlerine yardım etme isteğinizle ilişkilidir.
  • Suçlamak başarıyla ters orantılıdır.Başkalarını suçlama dereceniz ne kadar düşük olursa,başarı dereceniz o kadar yüksek olur.
  • Başarısızlık en iyi öğretmendir. Hataları bir daha tekrar edilmeyecek öğrenilmiş tecrübe olarak düşünün.
  • Başarısızlık,aslında sadece pes ettiğiniz anda gerçekleşir.
  • Başarısızlığa bir olay olarak bakın, kişi olarak değil.
  • Diğer başarısızlarla gezip tozmayın, başarılı bir insan bulun ve ona takılın.   
  •  

1. Kural: Kendi kendinize gaz verin
İmdat! Düşüşteyim,hiç satış yapamıyorum:
    • En iyi 5 müşterinizle konuşun: Onlardan durumlarınızı değerlendirmenizi isteyin.
    • Gereksiz görüşmelerden uzak durun:Başarısızların ve yakınanların yanında dolaşarak inişinizi daha da hızlandırmayın. 
    • Bulaşıcı hastalık gibi yayılan olumsuz konuşmalardan ve olumsuz insanlardan kaçının.
    • Pek çok satış uzmanı ölümcül bir hata yaparak işe ortasından başlar. "Eylem" le başlar.
    • İyi bir satış uzmanı olmak istiyorsanız, önce iyi bir kişi olmalısınız.


2. Kural: Kazanmaya hazırlıklı olun, yoksa öyle olan birine yenilirsiniz


 Hazırlıklı olun!
  • Girişimde bulunmak için potansiyel bir müşteriniz hakkında neyi bilmeye ihtiyaç var? Kapıdan içeri girip,"Bana işinizden biraz bahsedin". derseniz,bu sizi ne kadar hazırlıksız gösterir?
    Cevap: TAMAMEN HAZIRLIKSIZ!
  • Bana işinizden biraz bahsedin sorusu, potansiyel bir müşteriye söylenebilecek üçüncü en aptalca şeydir. İkinci en aptalca şey, "Size biraz kendi işimden bahsedeyim" dir. 
  • Potansiyel müşteri hakkında bilgi edinilebilecek kaynaklar:
    • Internet
    • Tanıtım yazıları
    • Satış ağları
    • Rakipleri: Rakipler, kendi işlerini kapan firmalardan nefret ederler. Rakipleri onlardan ne kadar nefret ediyorsa, genelde o kadar iyi oldukları anlamına gelir.
    • Müşterileri
    • Onları tanıyabilecek bağlantılarınız
    • Diğer çalışanları
    • En iyi ve en az kullanılan kaynak: "Satış bölümleri"
    • Şirketinizi google'da arayın.

Sızlanırsanız tuttuğunuzu koparamazsınız.
Diğerleri uyurken çalışın: İnsanlar uyurken ben günde fazladan 3-4 saat çalışarak o insanların uyanıkken kazandıklarından daha çok kazanıyorum.



3. Kural: Satış kişisel markadır: Sizin kimi tanıdığınız değil, kimin sizi tanıdığı önemlidir.

Kırmızı lokmalar:
  • Kişisel markanızı yaratın, müşteriler sizi arayacaktır.
  • Kişisel markanızı yaratın, müşteriler size sadık kalacaktır.

Ne kadar çok çalıştığınız, ne kadar zekice çalıştığınız ve kendinizi işinize ne kadar adadığınızla birlikte,bunlar özgüveniniz ve markanızın gelişmesinde size herşeyden çok yardımcı olacaktır.

Kişişel markalaşma:
    • İş dünyasının size itimat etmesini sağlamaktır.
    • İş dünyasının işinize itimat etmesini sağlamaktır.
    • Uzman biri olarak tanınmaktır.
    • Bir lider olarak görülüp,öyle bilinmektir.
    • Yenilik üreten biri olarak bilinmektir:Değerli bir insan veya iş olarak bilinin. Bir kaynak olarak bilinin.
    • Profesyonel bir görüntü çizin: İmajınız başkaları tarafından çizilir.Çevrenizle alakadar olmak,başkalarına elinizi uzatmak imajınızı belirler.
    •  Öncelikle kendinizden vermeye istekli olun.
    • İstikrarlı,pozitif bir icracı olarak. Kaliteli insanlala ve işlerle bağlantı kurarak. Verdiğiniz vaatleri yerine getirerek. Hakkınızda olumlu konuşulsun.
    • Birşeyin olması için zaman harcayın.
    • Başkalarından yardım alın.
    • İş yapmak istediğiniz insanlar gözünüzün önünde olsun.
    • Kaynak olun.
    • Israr ve istikrar püf noktalarıdır.
    • Yaptığınız işte en iyi olmak için çalışın: Çok para kazanmak(maddi hedef) yerine yaptığınız işte eniyi olmaya bakın(kişisel hedef). En iyisi olun, para kendiliğinden gelir.
    • Aptalları ve bağnazları umursamayın: Dünyada çok fazla kıskanç ve kötümser insan var. Onları umursamayın. Sizin başarınızı gölge düşürürler. Çünkü kendi başarıları yoktur.
    • Eylem adamı olun.

4. Kural: Satış değer ve ilişkilerle ilgilidir; Sadece fiyatla ilgili değildir.

Pek çok kimse,değerin tamamen şirketin verdiği birşeyle ilgili olduğunu zanneder. Ek bir hizmet, ürüne katılmış bir şey,fiyatta küçük bir indirim veya ücretsiz bir şey. - YANLIŞ!
Bu şeyler promosyondur,değer değildir. Değer müşteri için müşterinin lehinde yapılan birşeydir.

Ben şahsen en etkili yöntemin, değeri ilk başta vermek olduğunu farkettim; karşılık beklemeden değeri sıklıkla ve beklentisiz olarak en iyi müşteriye vermek.

Makalelerim ve e-derğim aracılığıyla her hafta değer aktarıyorum. İnsanlar durduk yerde beni arıyorlar,teşekkür ediyorlar, bilgi danışıyorlar ve bana iş veriyorlar.

Kural basit: Bana "evet" diyecek insanların karşısında oturuyorum ve önce değer aktarıyorum. Bu sizinde kuralınız olsun.

Değer sunmanın ve değerli olmanın 6.5 ilkesi

1. Müşteriler hakkında bilgilerle paarlama yapın - kendiniz hakkında değil: Broşürünüzü asla OKUMAYACAKLARDIR. Onlara nasıl kar edeceklerine,başarılı olacaklarına dair bilgiler gönderin. HER KELİMESİNİ yiyip yutacaklar.

2. Dergilere, gazeteler,elektronik yayınlara,haber kaynaklarına iyi yazılar,makaleler yazın.
3. Yazdıklarınıza istinaden görüş bildirilmesine imkan sağlayacak bir mekanizma yaratın.
4. Mümkün olan her medya kanalında yayına çıkın.
5. Bir değer insanı olarak bilinin: İşlerin size gelmesi için tanının. Ticaret odasında bir grubun başına geçin, yardım derneklerinde gönüllü olun. İPUCU: Gerçekten yakınlık duydugunuz birini seçin.
6. Sizden birşey istediklerinde gönderin, saklayacakları türden birşey olmasına dikkat edin.
6.5: Topluluğua konuşmak mı tanımadığınız birine telefon etmek mi - soğuk satış mı?: Ben konuşun derin.


Ücretsiz konuşma yapmak, kendinze bırakacağınız miras.
Kendinizi pazarlamanın en iyi yolu, kendinizi pazara sunmaktır. Kendinizi müşterilerinize gösterin.

Tavsiyem: Ücretsiz konuşma yapın.
İyi not edin: "Konuşma" dedim. "Satış sunumu" demedim.
Konuşurken satış reklamı yapmayın ama konunuzdan bahsedin.
MALINIZI KONUŞMA ESNASINDA SATMAYA ÇALIŞMAYIN.


Fiyata karşı değer "Fiyat"ı altetmenin ESAS yolu
Bunun fiyatı ne?
Cevap: Eğer değeri varsa önemli değil.


Müşteri gerçekten ne istiyor? Müşteri şunları ister:
  • Daha çok satış, daha çok üretim, daha çok kar, daha iyi imaj
  • Daha çok müşteri, sadık çalışanlar, daha iyi moral
  • Daha az problem, daha çok boş zaman, isim yapma

Müşteriye bunları veya en azından bir tanesini sunabildiğiniz takdirde, fiyatın önemi nedir?
                  
Satış duygu güdümlüdür ve satış kararı duygusaldır. Daha sonra mantıken tasdik edilir.
Akıl fiyata, kalp cüzdana takılır. Başlamanız için yapmanız gerekenler.

1. Ürününüzü bir mal olarak düşünmeyi bırakın:  Eğer kendinizi mal satıyor olarak düşünürseniz, fiyat satmaya mahkum olursunuz.
Herkes değer satın almaz. Müşterilerin yüzde 30 ile 40'ı fiyat satın alır. Bu kötü haber!
İyi haber, eğer değer sunarsanız, müşterilerin yüzde 60 ile 70'i satın alır.
Sadece fiyat satın alan müşteriler hakkında bir gerçek: Pinti herifler, baş belalarıdır.

2. Yaptığınız son 10 satışı düşünün ve bir keşif yapmaya çalışın
3. Satışa odaklanmayın, ürün veya hizmetin ömür boyu değerine odaklanın: Bazen fiyat "bütün bütçemizi harcadık" diyen biri tarafından satışın dışında bırakılabilir. Bu kişi sadece bütçeyi harcayandır. bir satış yapma durumunda amacım bir şekilde bütçeyi yapan kişiye ulaşmaktır. Bütçeyi belirleyen kişi bir sıfır daha atıp başka bir bütçe yapabilir.
4. Satış görüşmesini üst düzeyde yapın. Müşterinin şirketinde ne kadar üst düzeye ulaşırsanız, fiyat o derece önemsizdir.
Doğru kişiyle görüzşüp görüşmediğinizi anlamının testi şu: Biri fiyatınızın yüksek olmasından em vuruyorsa sadece şunu söyleyin "Fiyat mı kar etmemk mi Bay Jones, Fiyatlar anlıktır, ama kar ömür boyu sürer" Bütün şirket yöneticileri daha fazla kar etmekle ilgilenir.




Kırmızı lokmalar:

Değeri en başta aktarın, sonradan katmayın: Müşterinizin değerli gördüğü birşeyi bulun ve bedava verin. Onun işini geliştirmesine yarayacak faydalı bir bilgi olsun yeter.
Uyarı: Benim satış yöntemim, başka bir deyişle müşteriyi satın aldırmaya yöneltme şeklim çok çalışma gerektirir ve pek çok satışcı satışı kolaylaştıran zor çalışmayı yapmya istekli değildir.


Sunuma başlamadan önce müşteriyle arkadaş olun, yoksa hiç başlamayın: İlk yaptığım şey ortak bir zemin üzerinde yakınlık kurmaktır. Hemen "hadi sadede gelelim" diyen müşteriye sunum yapmadan çıkıp gitmeyi tercih ederim. Çünkü asıl söylemek istediği, "Hadi kaç para olduğuna gelelim". Fiyat üzerine kurulu satışları kazanmam. Arkadaşlık üzerine kurulu satışları kazanırım.

Profesyonelce hareket edin, arkadaşca konuşun.
Satış anlıktır; arkadaşlık ömür boyu. Satış komisyon içindir, değer ise servet.


Tüm şartların eşit olduğu bir ortamda insanlar arkadaşları ile iş yapmak isterler


Tüm şartların pek o kadar aynı olmadığı durumlarda insanlar YİNE arkadaşları ile iş yapmak isterler.




5. Kural: Asıl önemli olan çalışmak değil, bağlantı kurmaktır.


Bağlantı kurmak,hayat ve sosyal becerilerin satış becerisi ile birleşimidir.
Bağlantı kurmak, çalışma saatleri öncesinde ve sonrasında yapılan kaynaşmadır.-Saat 9 ile 5 arası yapılan harala gürle dışında(öğle yemeği hariç)

Bağlantı kurmanın ilkeleri nelerdir?

  • Saygın kişiler tarafından tanınmak
  • Daha çok müşteri kazanmak
  • Daha çok bağlantı kurmak
  • Daha çok satış yapmak
  • İlişkileri kurmak
  • Kariyerinde ilerlemek
  • İsim yapmak(istikrarlı olarak bilinmek ve görünmek)


Bağlantı kurmak için ortamlar:

  • Ticaret odalarının mesai sonrası faaliyet toplantıları
  • Üst düzey bir ticaret odası faaliyeti
  • Herhangi bir iş dergisinin faaliyeti
  • Sağlam iş bağlantılarının üye olduğu ve gittiği kulüpler veya ticari kuruluşlar
  • Aynı kafada olan insanların buluştuğu yerler
  • Yeni Bir şey öğrenmek için gittiğiniz kurslar
  • Sivil toplum kuruluşları
  • Kültürel bir faaliyet alanı
    Bir yardım derneğinde gönüllü çalışın.
  • Sizin bağlı olduğunuz ticari veya profesyonel kuruluş
  • En iyi müşterinizin bağlı olduğu profesyonel dernek
  • Ticaret şovları ve fuarları
  • ...



6. Kural: Eğer Karar verici merciindeki yetkilini Önüne çıkamazsanız, battınız!

Nihai karar verildiğinde eğer siz yoksanız – büyük ihtimalle tek bir kurşun bile atmayı başaramadan satış savaşını kaybedersiniz.

Karar merciindeki büyün kişilerle bir toplantı ayarlayın.
Nihai karar vereni önceden tanıyın.

7. Kural: İlgimi Çek, İkna Olayım


  • Yanlış soru sorun. Yanlış cevap alın.
  • Akıllı sorular sorun. Akıllı olduğunuzu düşünsünler
  • Güçlü sorular sormak, müşterilerinizin yeni biçimde düşünmesini sağlar.
  • Sorularınız,alıcıların algılayışını ve havasını belirler.

7.5 başarılı soru sorma taktiği

  • Müşteriye yeni bilgleri değerlendirmesini sağlayacak sorular sorun.
  • İhtiyaçları ortaya çıkaracak sorular sorun.
  • Verimliliği,karlılığı ve tasarrufu arttırmayla ilgili sorular sorun.
  • Şirket hedefleri veya kişisel hedefler hakkındaki soruları sorun.
  • Sizi rakiplerinizden ayıracak sorular sorun.
  • Müşterinin cevap vermeden düşünmesi gereken sorular sorun.
  • Satma atmosferi değil, SATIN ALMA atmosferi yaratacak,okkalı sorular sorun.
  • Dinleme becerinizi geliştirmek için verilen cevapları yazın.


APTALCA SÖZLER:

  • Müşterileri savunmaya geçirecek veya nefret ettiği bazı kelimeleri ekleyelim: - bugün, samimiyetle,dürüstçe sizin yerinizde olsaydım gibi sözler veya daha önce yaptıkları seçimle ilgili veya rakiplerle ilgili olumsuz herhangi bir şey.



11. Kural: Kendiniz için söylerseniz BÖBÜRLENMEKTİR. Başkası sizin için söylerse KANITTIR.


  • Ürününüzü hangisi daha iyi satıyor? Siz mi? Müşterilerinizin olumlu görüşleri mi?
  • Satış ekibinizdeki en güçlü kişi müşterinizdir.
  • Satışcının satamadığını müşteri görüşleri satar.
...

KAİNATIN GENEL MÜDÜRÜ OLMAYI BIRAKIN:

Başarılı bir satışcı olmak için gereken tüm ilkeleri artık biliyorsunuz.Ama dahası var. Bütün bu ilkelerin her birini kendinize has yapmayı bilmeniz gerekiyor. Bunu yapmanın ilk adımı önce kendinizi disipline etmek. Çoğu kimse başkalarının hayatlarına takılıp kalır. Bill Clinton yalan söyledi mi? O.J. Simpson karısını öldürdü mü? Kobe Bryant tecavüz etti mi? Bütün bu olaylar sizin hayatınızı nasıl etkiliyor? En iyi cevap: Etkilemiyor! Ama sizin kariyeriniz ve başarınızın pahasına onlarca,belki yüzlerce saatinizi bu saçmalıklarla sarf edeceksiniz. Maksada biraz daha yaklaşalım.

Patronunuz var, satış ekibiniz var, müşterileriniz var, belki de satışcılarınız var, arkadaşlarınız ve hepsinin hayatları,problemler ve durumları var.

Onlardan uzak durun.

Burnunuzu başkasının işine her soktuğunuzda 3.5 şeyi riske edersiniz

  • Onların kederine iştirak ederek durumu tescilleme riski
  • Yanlış Öğüt verme riski
  • Öğrenmek, satş yapma ve para kazanmak için kullanabileceğiniz vakti boşa harcama riski
  • Burnunuza bir yumruk yeme riski


Sizinle ilgisi olmayan,ucu size dokunmayan veya sonucunu değiştiremeyeceğiniz şeylere(haberler,TV programları ve saçmalıklar) harcadığınız vakti toplasaydınız, dünyadaki en iyi satışcı,köşe yazarı veya yazar olurdunuz. Ama kendinizi dünyanın kurtarıcısı zannederek vaktinizi boşa harcamayı tercih ediyorsunuz, ama aslında tam tersi.Önce kendinizi kurtarın.

Kendi öz disiplininize hakim olduğunuzda, satış biliminde ustalaşdığınızda kişsel olumlu tavrınızı ehlileştirdiğinizde... aile yaşantınıza hakim olduğunuzda.... özel yaşamınıza hakim olduğunuzda... Ancak o zaman birinin meselesine burnunuzu sokmayı düşünmeye başlayabilirsiniz.


SON SÖZ: "Satış yaparsan komisyon kazanırsın. Dost edinirsen servet kazanırsın.."


BİTTİ

Bilişim sektörü ve 30 yaş

33 yaşındayım ve 13 yıldır bilişim sektöründe bilfiil çalışmaktayım. Bunun son 7 senesini kurucusu olduğum şirketlerde geçti.  2006 yılında bir kaç kişi olarak başladık şu anda 50 kişi üzerinde bir sayıya ulaştık. Bu süre zarfında bir çok insanla görüşme,iş yapma imkanımız oldu.

23 ile 38 yaş arasındaki insanları teknik ve sosyal olarak inceleme fırsatı oldu. Buradan edindiğim izlenimlere göre 30 yaşının çok ciddi bir kriter olduğu kaanatine edindim. Burada kısaca yaş ve uzmanlık alanına göre düşüncelerimi paylaşacağım. Burada yazılanlar genel bir düşünceyi yansıtmakta olup doğrudan belirli bir kişi veya kişileri hedeflememektedir. Ayrıca burada yazdıklarım sadece bilişim sektöründe uzmanlık gerektiren konular için geçerlidir.



  1. Teknik olarak bir konuda 3-4 yıl çalışan birisinin uzmanlık alanını değiştirmesi %90 oranda imkansız. Yani işe ağ uzmanı olarak başladıysanız 4. yılın sonunda bir veritabanı uzmanı veya sistem yöneticisi olmanız çok ama çok zor.

    Niçin çok zor? Çünkü işe başladığınız ilk haftaları saymazsak hayatınızın geri kalanı çalıştığınız işin biteviye sürüp giden telaşı ile dolu olacaktır. Kafanızı kaldırıp ben nereye gidiyorum diye düşünme fırsatınız bile olmayacak. Zaman geçtikçe konuda uzmanlığınız da arttığı için artık yeni bir alana geçmeyi ancak rüyanızda görebilirsiniz. Yeni bir uzmanlık alanı demek ayrıca orda çömez pozisyonda başlamak demektir. Bu da daha az maaş anlamına gelmektedir. Hiç kimse kolay kolay bir önceki aldığı maaşın daha aşağısına -çok kriz durumları olmadığı sürece- çalışmak istemez.
  2.  Yirmili yaşlar bayır aşağı son sürat koşmak gibidir.  Taze olan zihin ufak ama düzenli bir çaba ile çok ciddi mesafe katedebilir. Otuz sonrası yaşlar ise artık bayrı yerine kendini tümsekli düzlükte bulma gibidir.  Hız yamak istesenizde yapamazsınız. Önünüzde ufak ufak engeller oluşacaktır.
  3.  Yirmili yaşlar çıraklık, otuzlu yaşlar kalfalık. Kırk üstü ise ustalık dönemi denilebilir.
  4. 30 yaş altındaki biri için  CEO, Proje yöneticisi, Takım lideri, Genel müdür vs pozisyonlar erken olacaktır. Tabii şirketiniz 2-3 kişiden ibaret değilse. Çünkü otuz yaş altındaki birisi normal şartlarda çok fazla idari yönetim tecrübesine sahip değildir. Daha çok teknik anlamda bir gelişim söz konusudur.
  5. 30 yaşına gelmiş birisi yapacağı teknik veya idari iş konusunda daha önce hiç bir altyapıya sahip değil ise hemen ondan uzaklaşmaya bakın. Çünkü bu yaşa kadar öğrenemedi/öğrenmedi ise bu yaştan sonra öğrenmesi çok zor. Hatta imkansıza yakın diyebilirim. Bu yaştan sonraki yapacağı bir uzmanlık değişimi için çok ciddi fedakarlık yapması gerekir. Bu yaşa gelmiş biride genelde düzenli ve rahat bir iş ortamı arzulamaktadır. Bu yüzden istesede kendisinde yeterli motivasyonu bulamayacaktır. Satış ekibindeki kişiler için bu durum geçerli olmayabilir. Yani daha önce marketler zincirinde satış temcilcisi olan birisi çok derin uzmanlık gerektirmeyen bilgisayar vs satışı konusunda başarılı olabilir.

    Peki başarılı olamayacağı bir alana insan niçin geçmek ister?
    1. Mevcut uzmanlık alanında işsiz kalması
    2. Yeni uzmanlık hedefinde daha iyi maaş ve ortam beklentisi
    3. Mevcut uzmanlık alanında tatminsizlik.
  6. 25 yaşında proje yöneticisi oldun,30 yaşında CEO diyelim. Böyle giderse 40 yaşına gelmeden dünyadaki üst düzey title'ların çoğunu tüketmiş olursun. Altını dolduramadığım bir title kullanıp kendime güldürmektense adımlarımı sağlam atar uzun vadeli ve kalıcı bir kariyer hedefini tercih ederim.
  7. Maalesef bir çok yeni mezun üç dört çalışıp hemen bir yönetici pozisyonu kapmayı hedeflemektedir.Bu durum kendisine çok bol geldiği halde şık ve pahalı bir takım elbiseyi giymek isteğine benzemekte. O elbiseyi giyersin ama elbise yakışmadığı gibi rahatda vermez. O elbisenin uyması için vücudun yeteri kadar büyümesi lazım. Ceketi daraltabilirsiniz ama yönetici pozisyonunun gerektirdiği şartları daraltamazsınız. Diğer bir ifadeyle Peter prensibinin net bir şekilde tarif ettiği uzmanlık sahibi olunan/olunacak alandan "yeteneksiz" olduğunuz bir alana geçiş yapacaksınız demektir. O pozisyona gelseniz bile hakkını veremediğiniz için iyi maaş alan ama o işi beceremeyen,beceremediği için ekip içerisinde küçümsenen mutsuz biri olup çıkarsınız.

Şu anda üniversite okuyan öğrencilerin yukarıdaki bahsedilen pozisyonlara düşmemesi için üniversitede iken kendilerini ve ilgi alanlarını keşfetmesini rica ediyorum. Bunun yolu nasıldır.
Her ders döneminde kendinize bir uzmanlık alanı belirleyin. Örneğin, üniversite 2. sınıfın ilk döneminde C çalışacağım deyin. 6 ay uğraşın. Hoşuna giderse devam edin. Gitmez ise  sonraki dönem Java,.NET yazın.  Bunları da beğenmezseniz 3.sınıfın başında ağ ve sistem güvenliği, sunucu yönetimi, ağ yönetimi, veritabanı yönetimi vs gibi farklı alanlara kayın. Bu sayede mezun olana kadar bir çok farklı alanda fikir sahibi olacaksınız. Mezun olduğunuzda hangi alanda çalışmak istediğiniz az çok şekillenmiş olacaktır.

Öğrenciler lütfen sektörün o anki ihtiyacına göre değil,sizin ilgi ve alakanıza göre bir uzmanlık seçin.
Bilişim sektöründe her alanda uzman eleman eksikliği var. Hangi alanda kendinizi yetiştirseniz o alanda iş bulmanız garanti. Eğer sevdiğiniz bir işi yaparsanız daha mutlu ve başarılı olursunuz.

Özetle 30 yaş kritik bir yaş sınırıdır. İşe alacağınız kişi bu yaşın üzerinde ise ve o iş konusunda uzmanlığı yoksa kendinize ve ona bir iyilik yapın. Onu işe almayın. Alırsanızda çok fazla beklentiye girmeyin.



20 Ocak 2013 Pazar

qmail and out() function adventure

Note: This article was published at http://www.surgate.com/blog officialy.

The author of Qmail, `DJB`, is really fantastic person. He wrote the qmail code more than ten years ago and I am also working on qmail more than ten years. Before I was doing system administration of qmail servers and create little patches and scripts.

Nowadays, me and my SurGATE Labs R&D team is working on qmail codes to understand better and add some functionality. We especially focused on qmail-remote code these days.

We tried to add more log to qmail-remote to report sender,receiver and remote IP on every possible log line. It was something like an adventure on the forest. You can not estimate what you will see on the next lines :)

The most mysteries part is out function. It is a very little code but do many reporting on different level of the SMTP connection.  I would like to mention about this function little bit.

The main rules of the out function is that the log must be start a "very very special letters":Z,D,K, r,h and(the letters are "CASE SENSITIVE")

If you do not put one of these letters at the beginning, you will be in trouble at mail delivery for sure!
At least it happened for us many times.

The meaning of the letters:

The following 3 letters is about message/data report:
Z: Temporary failure at the DATA session.
D: Permanent failure at the DATA session.
K: Success, Remote server received the mail successfuly.

Related source code from qmail-remote.c:

if (code >= 500) quit("D"," failed on DATA command");  /* 5XX is permanent error */
  if (code >= 400) quit("Z"," failed on DATA command");  /* 4XX temporary error */

  blast();
  code = smtpcode();
  flagcritical = 0;
  if (code >= 500) quit("D"," failed after I sent the message");
  if (code >= 400) quit("Z"," failed after I sent the message");
  quit("K"," accepted message");



The following 3 letters is about recipient report:

h: Permanent Rejection at RCPT level
s: Temporary Rejection at RCPT level
r: Recipient accepted at RCPT level

Thanks to http://binarios.com/lnb/qmail.html document author.

Related source code from qmail-remote.c:

 substdio_puts(&smtpto,"RCPT TO:<");
    substdio_put(&smtpto,reciplist.sa[i].s,reciplist.sa[i].len);
    substdio_puts(&smtpto,">\r\n");
    substdio_flush(&smtpto);
    code = smtpcode();
    if (code >= 500) {
      out("h"); outhost(); out(" does not like recipient.\n");
      outsmtptext(); zero();
    }
    else if (code >= 400) {
      out("s"); outhost(); out(" does not like recipient.\n");




As SurGATE Labs R&D team we changed the source code as belove:

Original code:

  substdio_puts(&smtpto,"HELO ");
  substdio_put(&smtpto,helohost.s,helohost.len);
  substdio_puts(&smtpto,"\r\n");
  substdio_flush(&smtpto);
  if (smtpcode() != 250) quit("ZConnected to "," but my name was rejected");


Our Code:
 substdio_puts(&smtpto,"HELO ");
  substdio_put(&smtpto,helohost.s,helohost.len);
  substdio_puts(&smtpto,"\r\n");
  substdio_flush(&smtpto);

        code = smtpcode();
        if (code >= 500) {
                out("h <from:"); outsafe(&sender); 

out(" to:"); outsafe(&reciplist.sa[0]); out("> ");  
outhost(); 
out(" Connected  but greeting failed\n"); 
quit("DConnected to "," but greeting failed");
        }
        if (code != 250) {
out("s <from:"); outsafe(&sender); 

out(" to:"); outsafe(&reciplist.sa[0]); out("> ");  
outhost(); 
out("  Connected  but greeting failed\n"); 
quit("ZConnected to "," but greeting failed");


Original code at MAIL FROM part:




substdio_puts(&smtpto,"MAIL FROM:<");
  substdio_put(&smtpto,sender.s,sender.len);
  substdio_puts(&smtpto,">\r\n");
  substdio_flush(&smtpto);
  code = smtpcode();
  if (code >= 500) quit("DConnected to "," but sender was rejected");
  if (code >= 400) quit("ZConnected to "," but sender was rejected");


Our code:



  substdio_puts(&smtpto,"MAIL FROM:<");
  substdio_put(&smtpto,sender.s,sender.len);
  substdio_puts(&smtpto,">\r\n");
  substdio_flush(&smtpto);
  code = smtpcode();
  if (code >= 500) {
          //Surgate R&D Team 

out("h <from:"); 
outsafe(&sender); 
out(" to:"); outsafe(&reciplist.sa[0]); out("> ");  
outhost(); out(" Connected   but sender was rejected\n");
quit("DConnected to "," but sender was rejected");
}
  if (code >= 400) {
          //Surgate R&D Team
out("s <from:"); 

outsafe(&sender); 
out(" to:"); 
outsafe(&reciplist.sa[0]); out("> ");  
outhost(); 
out(" Connected   but sender was rejected\n");                   quit("ZConnected to "," but sender was rejected")
  }


Original Code at DATA

substdio_putsflush(&smtpto,"DATA\r\n");
  code = smtpcode();
  if (code >= 500) quit("D"," failed on DATA command");
  if (code >= 400) quit("Z"," failed on DATA command");


Our code:

substdio_putsflush(&smtpto,"DATA\r\n");
  code = smtpcode();
  if (code >= 500) {
          //Surgate R&D Team           

out("D <from:"); outsafe(&sender); 
out(" to:"); 
outsafe(&reciplist.sa[0]); out("> ");  
outhost();  
out(" failed on DATA command\n");
quit("D"," failed on DATA command");
  }
  if (code >= 400) {
out("Z <from:"); 

outsafe(&sender); 
out(" to:"); 
outsafe(&reciplist.sa[0]); out("> ");  
outhost();  
out(" failed on DATA command\n");
quit("Z"," failed on DATA command");
}


19 Ocak 2013 Cumartesi

Türkiye'de Ar-GE için bir fırsat: Açık Kod Yazılımlar

Açık kod dünyası, yeryüzündeki en özgür, demokrat, paylaşımcı bir dünyadır. Siyasetçilerin sadece sözlerinde olan bu kelimelerin hayat uygulanmış halidir.

Türkiye'de çoğu insan "bedava" şey mi olurmuş deyip anlam veremediği projeleri, Açı kod insanları yılların bilgi ve tecrübelerini koda,dökümana dökerek tüm dünya ile özgürce paylaşıyor.  Bir çok açık kod gönüllüsünde ve bizzat kendimde gördümki  paylaştıkca daha çok kazanıyorsunuz.

Bilgiyi paylaşmak aslında bildiğinizi anlatmanın en net şeklidir. Günümüzde firmalar sadece kendi işleri ile uğraşmak için uzmanlığı olmadığı alanlarda uzman kişi ve firmalardan destek alarak hızlıca yol almak istiyorlar.  Bu durumda uzman kişilere ulaşmak için araştırma yaptıklarında kapınızı çalıyorlar.


Yukarıdaki bahsettiğim şahşi faydalarından sonra gelelim kurumlar için faydalarına.

Açık dünyası sayesinde dünyada geliştirilen bir açık kod projesine tüm dünya ile aynı anda ulaşabiliyorsunuz. Bunun için sadece internet bağlantısının olması yeterli. Açık kod yazılımlar sayesinde Ar-GE firmaları projesi için ihtiyaç duyulan işletim sistemi,veritabanı,web sunucusu vs gibi bir çok bileşene hiç bir yazılım yatırımı yapmadan sahip olabiliyor. Bu sayede firmalar sadece kendi üretecekleri kodlar üzerine yoğunlaşıyorlar.

Örneğin, firmam e-posta ve ağ çözümleri konusunda çalışmaktadır. Anti-spam projesine başladığımızda aşağıdaki bileşenlere hazır olarak ulaştık:

İşletim sistemi
Veritabanı
Web sunucusu
E-posta sunucusu
Güvenlik duvarı
C/C++ derleyicisi
Arayüz geliştime yazılımları

Bize tüm bunları kullanarak kendi kodlarımızı geliştirmek kaldı. Eğer yukarıdaki bileşenleri hazır almayıp herşeyi kendimiz yapmaya kalksaydık on yıllar geçerdi de ortaya bir proje çıkmazdı. Veya bunların yerine ticari uygulamalar alsa idik ürün fiyatımız şimdikinin bir çok katı olurdu.

 Bizimkisi küçük bir uygulama örneği. Küçük bir kart üzerinde yazılım geliştirmeden süper bilgisayarlara kadar bir çok alanda açık kod yazılımları konumlandırabilirsiniz.

Bu tekniği tüm dünya yıllardır uyguluyor zaten. Bugün evlerimizdeki modemlerin hemen hepsinde Linux çalışıyor. İş yerlerinize aldığınız juniper marka switch'lerin hepsi FreeBSD tabanlı. Veri merkezine kuracağınız çoğu güvenlik duvarı FreeBSD veya Linux altında çalışıyor. Yüksek performans ve yük dengeleme için satın alacağınız Netscaler Load balancer FreeBSD 6 tabanlı. Rakibi F5 ise Linux tabanlı bir üründür. SurGATE antispam gateway rakiplerinden  Ironport FreeBSD, Brightmail Linux, Barracuda Linux kullanıyor. Buna benzer daha bir çok ürün listelenebilir.

Yukarıda saydığım gibi Tüm dünya Linux,BSD sistemleri kullanırken Türkiye'de hala az da olsa ürünlerimizde Linux,FreeBSD kullandığımızı söyleyince "aa açık kod işletim sistemleri kullanıyorlarmış" diye beğenmeyenler var.  Böyle düşünenlerin nesillerinin giderek kaybolması bize gelecek adına umut vermektedir.


Türkiye'de açık kod çözümlerin gelişmesi önündeki en büyük engel yetişmiş insan gücünün yetersiz olmasıdır. Zaten açık kod dünyasında insandan başka sermayeye gerek yok diyebiliriz.  Bu noktada üniversitelere çok iş düşmektedir. Üniversite hayatı boyunca bir kaç dönem Linux ve Linux uygulamaları konusunda ders alan bir öğrenci mezun olduğunda ciddi bir altyapı ile piyasaya çıkacaktır.

Açık Kod'lu günler dileğimle...





17 Ocak 2013 Perşembe

TTNET ve 25.portun engellenmesi hakkında

Evet biliyorum, çok eski bir konu. Yazmak için biraz geç kaldım sanki. Fakat mail sistemleri konusunda yaptığım toplantılarda bir çok kişinin dinamik ADSL IP ağında 25. portun niçin yasaklandığını tam kavramadığını farkettim. Bu yüzden biraz geç olsada birşeyler yazma ihtiyacı hissettim.

Öncelikle sorun neydi bir hatırlayalım: Türkiye spam gönderen ülkeler listesinde top 10 listesinden hiç inmemişti. Şu anda http://www.spamhaus.org/statistics/countries/ istatistiklerine göre ilk ona artık giremiyoruz :) Spam gönderen ülkeler listesine girmemizin en büyük sebebi bilgisayarlara buluşan botnet adı verilen küçük irc yazılımlarıydı. Bu yazılımlar internet okur yazarlığı az olan veya bilgisayarında herhangi bir anti-virüs koruması olmayan kullanıcıların bilgisayarlarına buluşan gizli kod parçacıklarıdır. Tek yaptıkları iş merkezlerden aldıkları emirleri uygulamak.

Botnetler amacı  merkezden aldıkları spam gönderilecek adres ve içerikleri hedefine ulaştırmak. Fakat bunu yaparken sizin e-posta iletim yazılımınızın(thunderbird,outlook vs) kullandığı giden sunucu ayarlarını vs kullanmıyorlar. DNS üzerinden sorgu yaparak e-posta gönderecekleri alan adlarının sunucularına direkt bağlantı kuruyorlar. Örnek verecek olursak, alıcı eğer gmail.com ise doğrudan gmail sunucularına smtp bağlantısı kuruyor.  Fakat biz kullanıcılar gmail.com'a e-posta göndermek için  e-postayı bizim kendi e-posta sunucumuza iletiriz. E-posta sunucumuz ise bizim adımıza gmail'e gönderir.

TTNET botnet gönderimlerini engellemek için dışarıya doğru 25. portu engelledi. Çözüm olarak 587 submission portunu kullanmak gerekiyor.  Peki Botnet'ler bir güncelleme yapıp 25. port yerine 587.  submission portu kullanamaz mı?

Cevap:Doğru yapılandırılmış bir submission portundan gönderemezler.

Peki submission portunun özelliği nedir? 25. porta göre ne farklılığı vardır?

Bildiğiniz gibi 25. port hem e-posta almak hem de e-posta göndermek için kullanılıyor.
Adından anlaşılacağı gibi  587. port iletim(submission) portudur. Yani bu port sadece e-posta gönderilmek için kullanılır.  Bu port bağlantısında e-posta sunucuda bulunan bir alan adına bile gelse mutlaka sunucu kimlik doğrulaması(SMTP AUTH) yapılması gerekiyor.

Bizim botnetler, parolamızı kullandığımız e-posta istemci yazılımından öğrenecek kadar akıllı olmadıkları için 587. porta bağlantı kursalar bile sunucu kimlik doğrulaması yapamamaktadır. 25.port çıkışı da TTNET tarafından engellendiği için dinamik IP ADSL ağından spam gönderimi tamamen ortadan kalkmış oldu. Fakat statik IP kullanan müşteriler bilgisayarlarında gerekli güvenlik önlemlerini almazlarsa bu hatlar üzerinden spam gönderimi devam edebilir.



Eğer uyanık sistem yöneticileri fazla uğraşmamak için 587. porta gelen istekleri 25. porta yönlendirirlerse spam sorunu azda olsa devam edecektir.









16 Ocak 2013 Çarşamba

Güncel phishing sorunları ve iyisi,kötüsü ile SPF

Son günlerde  kurumlar adına geliyormuş gibi gelen sahte e-postalar çok yaygınlaştı.  En hızlı çözüm SPF gibi gözükmektedir. Fakat SPF tarafında da bazı sıkıntılar olduğunu söyleyebiliriz.

Peki Nedir SPF?

SPF  Sender Policy Framework kelimelerinin kısaltılmasıdır. Türkçeye gönderici politika çerçevesi olarak tanımlanabilir.  SPF E-posta dünyasında kullanılan bir yöntemdir.

SPF'in e-posta göndericisi ve alıcıs olmak üzere iki farklı yüzü var.

Gönderici tarafındaki amaç temel olarak e-posta gönderen bir kurum DNS üzerinde TXT kaydı ile tüm dünyaya hangi IP adreslerinden e-posta göndereceğini tanımlamaktır. Yani ey dünya ben deneme.com olarak sizlere e-posta göndereceğim IP ve host kayıtları şunlar diye bir liste yayınlar.


Alıcı taraf ise e-postayı gönderen IP adresinin From adresinde belirtilen alan adına e-posta gönderme hakkı var mı yok mu diye kontrol yapılır. Bu kontrol antispam gateway veya e-posta sunucularında tercihe bağlı açılan bir özelliktir. Her e-posta sunucusu veya antispam gateway çözümünde bu özellik olmayabilir.

Gönderici SPF kaydını düzenlerken listelediği IP adresleri dışındaki e-postaları tamamen reddet(-all parametresi) veya reddetsen de olur reddetmesen de diyebilir.
 
 qmail tarafındaki SPF özelliğinde 6 farklı seviye var. Genelde 3. nolu seviye kullanılır.
  • 0: Never do SPF lookups, don't create Received-SPF headers
  • 1: Only create Received-SPF headers, never block
  • 2: Use temporary errors when you have DNS lookup problems
  • 3: Reject mails when SPF resolves to fail (deny)
  • 4: Reject mails when SPF resolves to softfail
  • 5: Reject mails when SPF resolves to neutral
  • 6: Reject mails when SPF does not resolve to pass


Genelde gelen alan adı için DNS'te SPF tanımı yoksa alıcı tarafta SPF kontrolü yapılmaz.Yukarıdaki 6. seçenek seçildi ise iş değişir. Bu durumda SPF kaydı olmayan alan adlarından e-posta alınmaz. Fakat pratikte kimse 6. seçeneği kullanmaz. Çünkü dünyada SPF kullanmayan çok fazla alan adı var.


SPF çok faydalı fakat ciddi bir sorunu var. Yönlendirilmiş e-postalarda e-postaları almıyor.
Şöyleki, siz hotmail adresinizden bir arkadaşınızın gmail adresine e-posta gönderdiniz.
Arkadaşınızda gmail'e gelen e-postalarını şirket e-posta adresine yönlendirdi. Bu durumda arkadaşınızın şirketindeki ağ geçidinde gönderici adresi(from) hotmail'in fakat gelen IP adresi gmail'e ait olarak gözükecektir. Antispam aç geçidinde SPF etkin ise ve hotmail'de SPF'e uymayanları engelle demişse sizin e-posta arkadaşınıza iletilemeyecektir.
Bu yüzden SPF iyi bir yöntem fakat eksik(broken) tarafları bulunmaktadır.

Bu yönlendirme sorununu çözmek için SRS yöntemi düşünüldü fakat neredeyse hiçkimse bunu kullanmıyor. SRS konusunu şimdilik başka bir yazıya bırakalım: http://www.openspf.org/SRS


 Geliştirdiğimiz SurGATE ürününde SPF özelliğine ek olarak en azından from adresi size ait imiş gibi gelen e-postaları engellemek için anti-spoofing özelliğini geliştirdik. Bu özellikte siz kendinize ait bir alan adı için SurGATE üzerinde hangi IP adreslerinden From belirtilebileceğini belirtiyorsunuz. Bu sayede listede olmayan bir IP adresinden bağlantı gelirse SMTP veya engine seviyesinde e-posta engellenmektedir.


SurGATE Anti-spoofing