5 Mayıs 2013 Pazar

Manav reyonunda uzak sebzeleri seçme, Altın pencereli ev ve eldeki ile yetinmeme...

Altın pencereli ev isimli çocuk hikayesini sanırım bilmeyen yoktur. Özetle hikayede bir çocuk gün batımında karşı yamaçtaki evin camlarının pırıl pırıl parladığını gören çocuk, o evin camlarının altından olduğunu sanıyor. Bir gün o eve gittiğinde camlarının altın olmadığını gördüğü gibi kendi evinin de camlarının altın gibi parladığını görüyor.

Diğer bir konuda, market ve pazarda sebze reyonunda bir çok kişinin - önceleri ben de o kitleye dahildim-önündeki sebze yerine  en üstteki sebzelere uzanmaya çalıştıklarını veya tavuk gibi eşeleyerek en alttakileri seçtiklerine şahit olmuşsunuzdur. Bunda ne var ki? Para veriyoruz en iyiyi almak hakkımız diye düşünülebilir. Evet en iyiyi almak hakkımız fakat en iyi her zaman acaba en uzaktaki olan mıdır?
Sebze reyonunda bir çok kişi reyonun her tarafından seçmektedir. Önce önümüzdekileri seçip, artık önümüzdekilerin tamamen işe yaramaz olduğuna karar verdikten sonra diğer taraflara geçebiliriz.

Esas gelmek istediğim konu şu:

Eşin,sevgilinin,arkadaşın,işin en iyisini,güzelini hep uzaklarda arıyoruz. Uzaklardakini elde ettiğimizde ise daha önce elimizde olandan çok da farklı olmadığını görüyoruz.


1 yorum: