25 Mart 2013 Pazartesi

Kurumsal yönetim ve Proje yönetimi 'Türkçemsi' si

Kurumsal yönetimden sonra Proje yönetimi dersinde de ingilizce kelimelerin Türkçe tercümesinde anlam kargaşası yaşıyoruz.

Derste 15 dakikadır adaptable,flexible kelimelerinin uyarlanabilir ve esneklik tercümelerinin arasındaki farkları anlamaya anlatmaya çalışıyoruz.

Daha bir çok benzer kelimeler var. versatile, adaptable,flexible,elastic,resilent. Alayına esnek deyip geçmişiz. Dili sadeleştireceğiz diye birbirine yakın fakat nüansları olan 5-10 farklı kelimeyi tek kelime ile ifade edersek olacağı buydu zaten.

Rahatsız olduğum kalıplara örnekler:

-Olur olmaz herşeyi  "olay" kelimesi ile ifade eder olduk.
- Bazen arkadaşlar "sana bir ev yapalım" diyorlar. Aslında "seni ev sahibi yapalım" demek istiyorlar. Ne zaman bu cümleyi kursa birisi hemen "tamam sen kumları getir bende çimentoyu,haftaya inşaata başlayalım." hafifçe kafa buluyorum. Veya "sana bir araba yapalım" diyorlar. "tamam lastikler nerede ben vidaları sıkayım" diye geçiştiriyorum.

Yapmak yine ucuz bir ingilizce kalıbı. Gavurların "make money" ifadesindeki make'i biz her yerde kullanmaya başladık. "make money" para yapmak değil. Para kazanmaktır.


Böyle giderse Türkçemiz Nasrettin hocanın kuşuna dönecek. Sonrasında ya anlamıyoruz zaten resmi dil İngilizce olsun kurtulalım bu işkenceden diyecekler.


Dil konusu olduğumda aklıma hep Polonyalıların rus işgali sonrasında rusların polonya dilinde yazı yazmayı ve kitap okumayı yasaklamasından sonra Polonyalıların yer altında gizlice yürüttüğü eğitim faaliyetleri aklıma gelir. Ruslar Polonya dilini eğiten birini ölümle cezalandırmaktadır. Halk bunu korkuya rağmen gizlice eğitimlerini tamamlarlar. Hatta gizlice eğitimleri tamamlayın sonunda diploma basıp dağıtmaktadırlar. Birgün ruslar çekildiğinde dillerinden hiç birşey kaybetmemişlerdi.

Fakat filmin sonu bu kadar güzel değil. Dillerine bu kadar önem veren insanlar, Amerikan hayranlığı neticesinde ana dildeki firma isimlerinin yerine bizdeki donerch, simitch gibi özenti isimler vermeye başlıyorlar. Sonuçta rusların savaşarak kıramadığı dil kültürünü amerikalılar mcdonals ve sinemalarla kan dökmeden paramparça ettiler.

 

1 yorum:

  1. Rockefeller miydi tam hatirlayamadim, bu kodaman kapitalistlerden biri toplumların sömürü sürecinde sinemanin onemine vurgu yapıyordu.. bu arada o yapmak kalıbı ingilizceden gelmiyor. nereden geldiğini de bilmiyorum ama ingilizcede make car, make house, make a girl gibi bir kullanım yok. ona dikkatinizi çekmek isterim..

    YanıtlaSil