29 Mayıs 2013 Çarşamba

Yönetim tecrübeleri serisi 2: Ekip yönetimi ve iletişim

Türkiye iş bankası yayınlarından çıkan Harvard Bussiness Essentials Yöneticinin El Kitabı bir sonraki okuyacağım kitap olarak masamda duruyor. Kitaba hızlıca bir göz attım. Bazı başlıkların girişlerini okudum. Kitapda yöneticilerin kazanmak zorunda olduğu 13 beceriden bahsediliyor.
Bunların arasından 6 tanesi doğrudan insanlarla ilgili:

1.madde: İnsanların önüne peşinden gidecekleri amaçlar koymak.
2.madde: En iyi elemanları işe almak
3. madde: En iyileri elde tutmak
6. madde: Ekipleri yönetmek
8. madde: Sorunlu çalışanlara yaklaşım.
10. madde: Kişisel kariyer geliştirme(Hem kendiniz hem de diğerleri için)

Buradan çıkan istatistik ile yönetim işi yaklaşık olarak %50 oranda insan yönetimi ile ilgilidir.

Bilişim sektörünün en önemli sermayesi insandır.  Ekibiniz sizi vezir de eder rezil de.

İnsanları yönetme sadece sabah işe gelir gelmez herkese talimat yağdırmaktan, o iş ne oldu bu iş ne oldu diye hesap sormaktan ibaret değildir!

Yöneticinin ekibine vereceği en büyük hediye güvendir. Kimse güvenmediği yöneticisine gidip mahallenin delisi gibi alt tarafta olup biten sorunları ve eksiklikleri iletmez.

İkinci hediye ise her gün işe güler yüzle gelip insanları motive etmektir. Mahkeme suratlı bir yönetici otorite kurduğunu sanır. Halbuki bir çok deneyle de ispatlanmıştır ki mutlu olan tavuk daha fazla yumurta vermektedir. Bunun birde mutlu insan versiyonunu düşünün? Neler olmaz ki?

Mümkünse arada bir sadece bir çalışanınız ile baş başa öğle yemeğine çıkarak onun gözüyle şirketin durumunu öğrenebilirsiniz. Tabii bunun en önemli şartı yukarıda bahsettiğim gibi size güvenmelidir.
Çalışanınızın samimiyetine güveniyorsanız size söylediği hoşunuza gitmeyen konular hakkında kesinlikle küstahlık ediyorsun gibi bir tavra girmemeniz lazım. Böyle bir tavrı bir kere olsun gösterirseniz çalışanınız kesinlikle size tek bir kelime dahi geri bildirimde bulunmayacaktır.
Bu durumu kendim bizzat yaşadım. Yıllar önce çalıştığım bir şirkette yöneticimizin şirket ile ilgili olumsuz yönler neler diye  sorduğunda teknik adam olarak "şu şu ürünlerde şu şekilde sorun var. Bu haliyle satamayız müşterilerde ciddi memnuniyetsizlik oluşturuyor" dediğimde çok sert tepki almıştım. Sonucu tahmin etmişsinizdir. Ondan sonraki süreçte hiç bir yorum yapmayım sadece bana verilen işi yaptım.


Her ortamda iyi niyeti suistimal edecek birileri mutlaka çıkacaktır. Yöneticinin insan yönetimindeki sorumluluğu askeri bir mantıkla böyle yaparsam suistimal edilir diye bazı faydalı şeyleri yasaklamak değildir. Bunun yerine suistimal eden çalışanı bulup gerekli uyarıları yapmaktır. Hala anlamıyorsa muhasebenin yolunu göstermek en uygun seçenek olacaktır. Unutmayın ki zalimlere göz yummak mazlumlara eziyettir kuralıyla sorunlu çalışanların hatalarına sürekli göz yummak gayretle çalışan çalışanlarınızda onarılamayacak hayal kırıklıklarına sebep olabilir.

Çok büyük organizasyonlarında filin tarifi gibi herkes ufak bir parça ile uğraşmaktadır. Kimse büyük resmi göremediği için insanlar çay,sigara molalarında "ya biz nereye gidiyoruz ne yaptığımı bilmiyorum. Birşey yapıyoruz ama ne işe yarayacak" gibi serzenişlerde bulunmaktadırlar. Bunun çözümü ise ekibinizi düzenli olarak şirketin vizyonu,misyonu ve projeleri hakkında bilgilendirmektir.

Etrafımdaki iş değiştiren kişileri analiz ediyorum. Bir çoğunun işi bırakma sebebi birincil olarak "yönetemeyen yöneticisi" ile yaşadığı sorunlar, sonrasında maaş ve diğer konulardır.

Yukarıdaki tüm konuların gelip dayandığı nokta aslında "iletişim kalitesi". Siz ekibiniz ile iletişim kanalını sürekli ve kaliteli bir şekilde kurabilirseniz işler zamanında biter, sorunlar kriz olmadan daha ilk çıktığı anda çözülebilir.

Bu yazının özlü sözü: "Ekibinizin gücü kadar yöneticisiniz"


1 yorum:

  1. İsmailcim; paylaşmadan duramicam, benim İş Hayatı derslerinde de öğrencilerle muhakkak paylaştığım birşey var: Daha ortada kişisel gelişim furyası vs yokken taa 1930'larda Dale Carnegie'nin yazdığı "dost kazanma ve insanları etkileme sanatı"nda çok önemli bulduğum bir terim: "human engineering". İnsan ilişkileri yerine bu kavramı kullanmasına bayılıyorum :)

    Söylediği şey şu: finansal başarının %15'i teknik mühendislik bilgilerinden geliyosa, %85'i "human engineering" konusundaki beceriden kaynaklanıyor. Düşn taa 1930'larda demiş bunu adam. Human Engineering'i de, "insanları yönetme yeteneği" olarak tanımlyor. Tabi ki burdaki yönetmeden kastı, üstün astı yönetmesi değil sadece, hangi seviye olursa olsun muhataplarımızı idare edebilme yeteneği.

    Dediğim gibi derslerde çok üzerinde durduğum bir konuyla ilgili olunca yazın, paylaşmadan edemedim :) Selamlar

    YanıtlaSil